- içeri
- -yi1́is.1. 里面, 内部: Evin içerisi sıcak. 家里热。İçeriden sesler geliyor. 里面传来声音。Odanın içerisi bu kadar adam almaz. 房间里容不了这么多人。2. 内侧: Dolabın içerisini pembeye boyadık. 我们把柜子的内侧漆成了粉红色。3. 俗́ 心, 内心4. 俗́ 监狱2́s. 内侧的, 内部的, 里面的: \içeri oda 里面的房间, 里间3́zf. 向里, 朝里◇ -i \içeri almak (或 atmak) 1) 请进, 让进: Yaşlı kadın delikanlıyı içeri aldı. Şarap getirdi, onu ağırladı. 老太太把小伙子让进来, 置酒款待。Karşıladılar, koltuklayıp içeri aldılar. 他们迎上前去, 把他搀进了屋里。 2) 关进监狱 \içeri dalmak 跳进去: Buraya sığınırım diye dalmış içeri. 他跳进去躲了起来。Serçe içeri dalmış, sobanın üstüne konmuş. 麻雀跳进来, 落在炉子上面。\içeri doğru 朝里的: Ayak izleri hep içeri doğru, dışarı doğru olanını hiç göremiyorum. 我看见脚印只有朝里的, 没有朝外的。\içeri düşmek 俚́ 入狱: Kardeşin Ali gene içeri düşmüş. 听说你兄弟阿里又折进去了。\içeri gelmek 进来: İçeri gel! 请进!\içeri girmek 1) 进去, 进入: Sonunda mini mini bir ev görmüş, dinlenmek için içeri girmiş. 最后, 她看见了一所小房子, 就推门进去, 想歇一歇。Bir bağırış çağırısla içeri girdiler. 随着一阵嘈杂声, 他们进来了。 2) 亏, 吃亏, 赔: Bu işte beş bin yuan içeri girdim. 我笔生意我赔了5千块钱。 3) 入狱 \içeri götürmek 领进, 引入: Kralın elinden tuttu. İçeri götürdü. 她抓起国王的手, 把他领了进去。\içeri kaçmak 跑进去: Çocuk içeri kaçtı. 那孩子跑进去了。-i \içeri koymak 放进去: İçeri kimseyi koymuyorlar. 他们现在不让任何人进去。\içeri süzülmek 溜进, 偷偷进入, 闪进: Bir daha vurdum ve cevap alamayınca her zaman yaptığım gibi usulca kapıyı açıp içeri süzüldüm. 我再次敲了敲门, 没有回音, 我就象往常一样悄悄地打开门闪了进去。-i \içeri tıkmak 1) 请进, 让进 2) 关进监狱: Aman zaman dinlemeden herkesi içeri tıktı. 他毫不留情地把所有的人都关了进去。Bundan da başka, yarın bunu tutar, içeri tıkabilirdi. 此外, 他明天也许会把这个人也抓起来关进去。\içeride olmak 1) 吃亏, 赔钱: Şirket hep zarar ediyor, bu yıl da içerde. 公司总是亏损, 今年又赔了。 2) 在押, 坐牢 \içeriden 从里边: Sanıyorum, kapı içerden kilitli, açılmıyor. 我觉得门是从里反锁的, 打不开。\içeriden evlenmek 社́ 同族通婚 \içeriye dalmak 溜进, 偷偷进入, 闪进: Kimse görmeyince hemencecik içeriye daldı. 人们一不留神, 他就闪了进去。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.